20 Mayıs 2017 Cumartesi

İki Hayat Arasında (Between the Lives)
Jessica Shirvington
Sayfa Sayısı: 320
Çevirmen: Aslı Tümerken
Yabancı Yayınları
2.Baskı, Kasım 2015, İstanbul

O kadar çok övülmüştü ki, ben de dayanamayıp almıştım, yine kocaman bir hayal kırıklığı oldu bu kitap benim için.

  Sabine’nin iki farklı hayatı var, ilk yirmi dört saati Wellesley’de lüks bir hayata sahip olarak yaşıyor, gece yarısı kendisinin tabiriyle bir ‘Dönüşüm’ geçirerek aynı yirmi dört saati farklı bir hayatta geçiriyor, ikinci yaşamı daha problemli ve daha zor. Bundan dolayı da tek istediği şey sadece bir hayata sahip olabilmek. Daha sonra işlerin içine Ethan girince, her şey tepetaklak oluyor.

  Yazar, Ethan ve Sabine arasındaki etkileşimi çok sığ kurgulamış, onların birbirlerine duyduğu çekim çok çabuk gerçekleşiyor ve bir anda olay Türk filmlerine dönüyor. Ethan bir ara kötü çocuk modundayken, kısa süre sonra hassas ve duygusal genç moduna evrilerek ağır bir dramatizleştirilme seansı uygulanıyor. Komik.

  Yazar, Sabine’nin yaşadığı olaylara neredeyse hiç değinmiyor ve okuyucuyu birçok cevapsız soruyla baş başa bırakıyor. Neden iki hayat yaşıyor vs. gibi birçok soru havada kalmış, büyük bir tatminsizlik yaratmıştır. Son kısmı nedense herkese etkileyici gelmiş, fena bir son olduğunu düşünmüyorum ben de ancak vasatın ötesine geçemediği kesin, bir orijinallik barındırmıyor. Kitap aşk romanlarındaki tüm klişeliklerin bir araya toplaştırılarak yansıtılmış hali gibi, farklı bir kurguda sunulmaya çalışılmış bu, olmamış.

  Çok çabuk bitirmemin sebebi elbette yazarın dili. Bir sonraki sayfayı merak ede ede okuyor insan, çünkü yazar gerçekten etkileyici bir biçimde sözcükleri kullanmış, çevirinin de etkisi büyüktür. Kitapların, çerezlik vs. gibi kategorilere sokulmasını doğru bulmuyorum, bu etiketler yapıştırılarak kolaya kaçılmaya çalışılıyor ve beklentimde de herhangi bir değişiklik olmuyor. Sınavlar bitse de, daha kalın, daha umutlu olduğum kitaplara başlayabilsem. Sağlıcakla,

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder