20 Şubat 2017 Pazartesi


Bir Hal Var Sende
Berna Durmaz
Sayfa Sayısı: 93
Can Yayınları
2.Baskı, Ekim 2012, İstanbul

Keşfedilmemiş yazarlara karşı özel bir ilgi besliyorum ve Berna Durmaz da çok ama çok farklı bir kaleme sahip. Yazdığı öyküler öylesine kendine has, naif ve sarsıcı ki hissettiklerinizin hiç sonu gelmesin istiyorsunuz.

  İmgelerle yüklü ve şiirsel anlatımlı, kadınları konu olan öyküler bunlar. Üç bölüme ve aynı zamanda da bunların alt başlıklarına ayrılıyor; Taş, Kuş ve Göl. Bunların bize az çok çağrıştırdıklarını bilerek okuyor, hissedebiliyoruz birtakım şeyleri. Okudukça bunların aslında ne anlama geldiğini daha iyi anlıyorsunuz, haykırmak istedikleriniz ama susmak zorunda kaldığınız sözcükler.

Çok eskiden bir Sakız oğlan vardı. Böyle, gecenin birinde bir ağaca bakıp bakıp yitirmişti aklını. (s.17)

  Bir öyküde bir karakterle tanışıyoruz ama bitimiyle ona veda etmiyoruz, diğer öykülerde görüşme şansı yakalayabiliyoruz. Aynı karakter olsa dahi çekip aldıklarımız bambaşka oluyor bunlardan. Ayrıca nedendir bilmiyorum, kendimi çok fazla kaptırdığımdan olsa gerek, okurken canım çok yandı.

Vücudun bir ura alışması gibi alıştık. Ne atabildik ne sorabildik niyetini. (s.23)

  Kitapta en sevdiğim öyküler; Lal, Sepetin Çürüğü, Ağacın Dediği, Kalpteki Kuş ve Göç oldu. Daha fazla yazacaktım ama beş tanede sınırlı tutmaya çalıştım çünkü hepsi birbirinden çok etkiledi beni. Hiç bitmesin, sonu hiç gelmesin istedim. Türk edebiyatını okurken hislerim daha fazla harekete geçiyor çünkü çeviri kitaplarda olduğu gibi bir soğukluk hissetmiyorum. Türkçe o kadar şiirsel bir dil ki, doğru kullanıldığında hissedemediklerimiz bile boğabiliyor bizi.

Bahçeye gelen çocuklar ölü sinek atardı ağzından içeri. Yeter, annemin ona verdiği lokmalar gibi onları da yavaş yavaş çiğneyip yutardı. (s.33)


Akşam çöktüğünde gölün ıssızlığına verirdi kendini. Çırılçıplak soyunur, gölün pis sularıyla arınırdı. Bir acıyı tazelediğini anlardım. (s.74)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder