Cüceler
Neşe Cehiz
Sayfa Sayısı: 256
Can Yayınları
1.Baskı, Ekim 2015, İstanbul
--
Tamamen şans eseri elime aldığım bu kitabı okurken değişik
düşüncelerle boğuştum ve gerçekten etkilendiğimi rahatlıkla belirtebilirim.
Roman içinde roman gibi bir durum var kitapta; Evren Bükülmez’in kendi hayatı
ile olan münasebetlerini okurken kendisinin kaleme aldığı romanı ise daha
sıklıkla görüyoruz. Yazdığı kitabın ana karakteri Nergis adında bir kadın ve
Nergis, gerçek hayattan tanıdığı somut bir birey. Nergis’in acıları, Nergis’in
yaşadıkları ve Nergis’in hayatı... Böylelikle akıp gidiyor kitap.
Aslında Türkiye’nin
bir gerçeği sunuluyor kitapta bize; aile içi şiddet(fiziksel/psikolojik),
tecavüz, taciz, aldatma, sahtekarlık, kumpas, intikam ve akla gelebilecek her türlü
suç. Kadınların ve çocukların yaşadığı olaylar ise daha çok ön planda, daha çok
yan yakıcı. Hayatımızı başkalarına ve bir şeylere adamak hakkında söylenen
onurlu düşünceler bu kitapla beraber yerle bir ediliyor. İnsanın ne kadar zarar
gördüğü, özellikle Nergis karakterinin çektiği korkunç acılar göz önüne
alınınca, aslında bunun düşündüğümüz kadar muhteşem bir şey olmadığını
anlıyoruz.
Nergis’in (-ve kız
kardeşinin) maruz kaldığı iğrenç şeyler, birilerine açmak istemeleri ve bunun
karşısında tepki olarak susturulmaları, çareyi evden kaçmakta ve intiharda
bularak bu sefer iyice bokluğa yuvarlanmaları ise gizlenmek istenen birtakım
şeylerin özeti. Çok acı bir durum.
Nergis evlendikten
sonra iki tane çocuğu oluyor. Bu kısımda İlke karakterinin bana aşırı derecede
yapmacık geldiğini söylemek istiyorum. Her ne kadar böyle insanların var
olduğunu bilsem de, kendisinin kitapta sırıttığını düşünüyorum, oturmamış.
Annesi ortadan yok olduktan sonra baloda ne giyeceğiyle ilgili birtakım şeyler
düşünmesi ise çok abartı geldi.
Yazarın anlatış
tarzını çok sevdim. Akıcı olarak ilerliyor, arada hafif pürüzler olduğunu
hissetmeme karşın yine de kitaptan kopamadım. Sonunda sarsılmayacağımı hissetmeme rağmen yine de hızlı hızlı okumak ve o son cümlenin tadına
bakmak istedim. Okuduğum süre boyunca aldığım keyif ise gerçekten
doruklardaydı.
Alıntılar
“Hayatını başkalarına adamak aslında bir çeşit intihardır,
affetmek yücelik falan değil erdem hiç değil,” diye not aldım sayfanın
kıyıcığına bilirkişi edasında. (s.45)
Bir yığın insan ne kadar mükemmel bir çocuklukları
olduğundan bahsedip durur. Palavradır boş laftır saçmalıktır çoğu. Çocukluk
çağı hiçbir şekilde anlatılamaz. Çocukluk çok uzun sürer, çok sıkıcıdır, bitmek
bilmez. Ayrıca bugün dediğimizin içinde ne varsa, çocukluğundan içinden geçip
gidiyor. Zamanın icat edilmediği o tekinsiz dönemden bir dolu sır var herkesin
içinde. Fazla üstüne gitmeye gelmez. (s.67)
Dünya daha iyi bir gezegen olabilirdi Tanrı-şeytan ikilisi,
her işe burnunu sokmasa. (s.137)
Dedim ki Olcay’a; Kahramanımın hayatını kurtarma
yükümlülüğüm var, ola ki intihar ederse altından kalkamam bunun. (s.191)
Söylenmeyerek söyleniyordu en büyük yalanlar. (s.201)
Her şey eninde sonunda yoluna girer, diye düşünüyor Hayri,
kayıp giden tavanı seyrederken Eğer yoluna girmeyen şeyler varsa, yolun sonuna
gelmemişizdir daha. (s.212)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder