Ben Bir Başkasıdır
(poemes en prose [Une saison
en enfer, Illuminations]
Arthur Rimbaud
Sayfa Sayısı:
Çeviren: Özdemi İnce
İmge Kitabevi
1. Baskı, Nisan 2015, Ankara
---
İnternette araştırmalar yaparken Antonin Artuad ile karşılaştım,
bu adamın bir şiirini okuduğumu ve büyülendiğimi hatırlıyorum. Sonrasında
araştırdım kitabı var mıymış, yok muymuş diye, en sonunda bir tanesini buldum. Sipariş
verdikten sonra şöyle bir araştırma yaptım ve fark ettim ki okuduğum şiir
aslında Antonin Artuad’ın değil, Arthur Rimbaud’unmuş. Hayda, yanlış insanı
sipariş ettim diye kalbimde bir acı oluşurken, sonrasında bir baktım ki ben
Antonin Artuad’ın kitabını değil, Arthur Rimbaud’unkini söylemişim zaten!
Kederli yüreğim salya-sümük güvertede.
Yüreğim asker sigarasıyla izmarit dolu!
(s.64)
Başlarda Özdemir İnce’nin,
çevirmenin, analizleri ve düşünceleri yer alıyor fakat ben onları acele ederek
okudum. Belki ilgi alanlarımdan, belki zaman darlığından ve yorgunluğumdan
ötürü kendimi pek veremedim. Devamında ise Arthur Rimbaud’un hayatı yer alıyor,
ilgisini çekebilecek olanların okumasını tavsiye edebilirim, öteki türlü
düzyazı şiirlerine geçmekte bir problem olacağını sanmıyorum.
Arthur Rimbaud’un düzyazı
şiirlerini ve mektuplarını okurken metafiziksel şeyler çevremi kuşattı.
Yazılarında bolca kullandığı ve bana kötülüğü çağrıştıran sözcükler ve sembolik
anlatımlarla şiirlerini okumak gerçekten çok keyif verici. Dinsel ve aynı
zamanda mitolojik ögeler kimi zaman zihnimi titretti ve bunları yazdığı
dönemlerde günümüzdeki yaşıtlarının sığ ve bomboş zihinlerinden ne kadar farklı
bir insan olduğu gerçeğiyle dolup taştım.
Güzellik’i dizlerime oturttum bir akşam.
–Ve acı buldum onu. –Ve sövdüm ona. (s.81)
On altı buçuk yaşında
yazmaya başlayan ve yirmi bir yaşında yazmayı bırakması ise sizi kendine hayran
bırakmaya yetip artabiliyor. Çocuk denebilecek bir yaşta adım attığı ve
olağanüstülüklerle dolu edebi kariyerine baktığınızda ve okuduğunuzda bazı şeyleri
daha rahat anlamlandırabiliyorsunuz, edebiyata bir boyut kazandirebilecek
şiirlere sahip, sembolizmin en iyi temsilcilerinden bir tanesi.
Kitap boyunca beni esareti altına alan diğer
bir şey ise, Ben Bir Başkasıdır. Bu söz. Bir başlığın, bir ifadenin milyonlarca
konuya sahip olduğunun kanıtı. Ne isterseniz yazabilir, milyarlarca şey
hissedebilir ve kendinizi istediğiniz yerde bulabilirsiniz. Orijinalinden daha
iyi çeviri cümlelerinde top 10’uma çoktan aldım bile. Pişman değilim.
Henüz tanıyor muyum doğayı? Tanıyor muyum
kendimi? Aartık sözcükler yeter. –Karnıma gömüyorum ölüleri. Çığlıklar,
davullar, dans, dans, dans, dans! Hiçliğe yuvarlanacağım günü kestiremiyorum
bile, beyazlar karaya çıkınca.
Açlık, susuzluk, çığlık, dans, dans, dans, dans! (s.87)
Kitapla yarı bağlantılı bir şekilde de bir konuya karşı eleştirimi
dile getirmek istiyorum. Şiir zaten başlı başına öznellik içerir, siz ne almak
isterseniz onu alır, onu hissedersiniz. Buradan da sınavlarda şiir başlığı
altında kesin bir cevap istenmesini doğru bulmadığımı belirtmek istiyorum.
Teması nedir? sorusuna sadece bir cevap uydurmak, ülkemizdeki edebiyat öğretmenlerinin bile ne
kadar sığ olduklarının bir göstergesidir, şahsi kanaatimce.
Rimbaud’un şiirlerini
okurken aslında bir nevi onun korkutucu zihnini okuyorsunuz, geziyor ve
tadıyorsunuz. Daha derinlerinde kaybolmak istiyorsunuz ama size geçiş imkanı
tanımıyor ve zaten bir süre sonra da yazmayı bırakıyor. Korkutucu hayal gücüyle
yenileceğini bile bile mücadele ediyor, gözlerinizi kapamaktan
vazgeçmiyorsunuz. Tavsiye ederim.
Bir güldürüdür yaşam, hepimizin yaşamak zorunda olduğu. (s.88)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder