Her Şeyin Anlamı
(The Meaning of It All)
Richard P. Feynman
Çevirmen: Osman Çeviktay
Sayfa Sayısı: 80
Alfa Yayınları
1. Basım, Ekim 2016
**
Gelecek kuşaklar için
özgürlük istiyorum; şüphe etme, gelişme, problemleri çözmenin ve şeyleri
yapmanın yeni yollarını bulma macerasını sürdürme özgürlüğü. (s.40)
Richard Feynman gelmiş
geçmiş en karizmatik ve en sempatik fizikçilerden birisi olarak adlandırılıyor.
20. yüzyılın da en önemli fizikçilerinden birisidir. Kuantum kuramıyla ilgili
çalışmalar yapmış, bunların sonucunda da Nobel Ödülü’ne layık görülmüştür. Resim
yapar, bongo çalar, bilim onun için büyük bir tutkudur. Varlığının çok ötesinde
bir insandır.
Kitap, bir bilim insanın
bakışından politik, sosyal, din, hayat, evren ve daha birçok şey hakkında
yorumlamaları ve sorgulamaları içeriyor. Yaptığı konuşmalar yazıya geçirilerek
bu kitap oluşturulmuş. Verdiği üç konferanstan oluşuyor ve kitap da aynı
şekilde üç bölüme ayrılmış.
İlk bölüm Bilimin Belirsizliği olarak geçiyor. Bence bir şeyler yapabilme gücü
değerlidir. Sonucun iyi mi kötü mü olacağı, nasıl kullanıldığına bağlı olsa da,
gücün kendisi bir değerdir, diyor Richard Feynman sayfa 9’da. Bu
söylediğine bilim açısından bakarsak katılıyorum. Sonraki sayfalarda
belirteceği üzere de bir şeyler bulabilmek terletici bir süreçtir ancak
bulduğunuzda da bunu ne olarak kullanacağınız sizi ilgilendirir. Dünyayı yok
etmek için de kullanabilirsiniz, felaketleri engellemek için de. Tapınakta bir adam, “size asla
unutamayacağınız bir şey söyleyeceğim,” dedi ve ekledi, “Her insana cennetin
kapılarını açan anahtar verilir. Aynı anahtar cehennemin kapılarını da açar.” (s.9)
Bilimde tamamen şu şöyledir, sonsuza kadar
da şöyle kalacak diye bir kavram yoktur, olamaz da. Richard Feynman’ın
söylediği üzere net olan çok az şey vardır. Çünkü bilim somut ve nesnelliği
bünyesinde barındırdığı kadar bilinmezliği de içine alır. İnsanlar da devamlı
köklü bir kanıta muhtaç oldukları için bu onları biraz üzer ve kibirlenmeye
zorlar. Her şeyi bilebileceklerini iddia etmelerinden kimse onları alıkoyamaz. Biz insanlar hayvanlarla akrabalığımızı
kabul etmekte bile hep kibirli davrandık. (s.13) Richard Feynman bilmeden
yaşayabilmenin tutarlı olduğunu zaten belirtiyor. Bilimsel bilginin kesinlik derecelerine sahip ifadeler bütünü olduğunu söylüyor. Ama diyor ki, bazıları belirsizdir, bazıları neredeyse kesindir, ancak hiçbiri mutlak
surette kesin değildir.
Bazı
insanlar “Bilmeden nasıl yaşıyorsunuz?” diye sorarlar. Bununla ne
kastettiklerini anlamıyorum. Ben hep bilmeden yaşadım. (s.23)
İkinci bölüm ise Değerlerin Belirsizliği’dir. Çoğu zaman
insanlar birtakım değerlere kurban gidiyorlar ve birtakım değerlere sahip
kişiler tarafından saçma sapan kelimelerle adlandırılabiliyorlar. Yani
kitaptaki örneği kullanarak bahsedeyim. Dinine bağlı genç bir çocuk
üniversiteye gidiyor ve bilim eğitimi almaya başlıyor. Zamanla sorgulmayı
öğreniyor, Her şeyi Tanrı yarattı, ifadesinden bağımsız olarak
bunların nedenlerini kavrayabiliyor. Sonrasında sorgulama kısmı dine ve
Tanrı’ya geliyor, zamanla da tamamen inançsızlaşıyor. Çünkü sorguluyor,
sorguluyor, cevaplar onu tatmin etmiyor çünkü cevapların hemen karşısında bilim
var. Bilim onu silkiyor ve kendine gelmesini sağlıyor.
Birincisi, şüphe duymayı öğreniyor, şüphe duyulması gerekeni ve şüphe
duymaya değer olanı öğreniyor. Böylece her şeyi sorgulamaya başlıyor. Daha önce
“Tanrı var mı ya da Tanrı yok mu?” biçiminde olan soru değişiyor ve Tanrı’nın
varlığından nasıl emin olabilirim?” şekline dönüşüyor. (s.28)
Üçüncü bölüm ise Şu Gayri Bilimsel Çağ. Modern
dünyamızdaki bilime değiniliyor burada aslında. İnsanların astrologlara ve
birtakım metafiziksel, doğaüstü olan şeylere olan merakı ve bunun bir bilim
olarak adlandırılması saçmalığından. En nihayetinde bilim nesneldir ama dünyada
binlerce astrolog var ve hepsinin söyledikleri ise birbirlerinden çok farklı. İnsanlar
uzaylılara da inanmayı istiyor. Gördükleri en ufak belirsiz şeyi uzaylılar olarak adlandırmakta bir
sakınca görmüyorlar. Dua ederek gerçekten bir tedavi olabileceğine de
inanıyorlar. Bunları yapmalarının nedeni hem modern dünyanın bizi buna muhtaç
etmesi, hem de sorgulamanın s’sinden bihaber olmalarıdır. Dahası, farklı astrologlara dikkat ederseniz, birbirleriyle aynı
fikirde olmadıklarını göreceksiniz, o halde ne yapacaksınız? İnanmayın.
Söylediklerinin bir kanıtı yoktur. Tamemen saçmalıktır. (s.61) Sözde imanla
gelen tedavi örneği ve bu insanların yüceltilmesine de değiniyor ve bu insanın
kibrinin de bir örneği, her şeyi kendisinin bilebileceğini iddia etmesi. Aslında
imanla tedaviye dayanan sözde saygın Hıristiyan bilimi diye bir din de var.
(s.62)
Tavsiye ederim.
İnsanların dürüst olmadığına
dikkat çekmek isterim. Bilim insanları da öyle dürüst filan değildir. Faydasız.
Hiç kimse dürüst değildir. Bilim insanları dürüst değildir. Genellikle insanlar
onların dürüst olduğunu düşünür. Bu daha da kötüdür. (s.69)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder