10 Aralık 2016 Cumartesi

Her Şeyin Anlamı
(The Meaning of It All)
Richard P. Feynman
Çevirmen: Osman Çeviktay
Sayfa Sayısı: 80
Alfa Yayınları
1. Basım, Ekim 2016
**

Gelecek kuşaklar için özgürlük istiyorum; şüphe etme, gelişme, problemleri çözmenin ve şeyleri yapmanın yeni yollarını bulma macerasını sürdürme özgürlüğü. (s.40)

  Richard Feynman gelmiş geçmiş en karizmatik ve en sempatik fizikçilerden birisi olarak adlandırılıyor. 20. yüzyılın da en önemli fizikçilerinden birisidir. Kuantum kuramıyla ilgili çalışmalar yapmış, bunların sonucunda da Nobel Ödülü’ne layık görülmüştür. Resim yapar, bongo çalar, bilim onun için büyük bir tutkudur. Varlığının çok ötesinde bir insandır.

  Kitap, bir bilim insanın bakışından politik, sosyal, din, hayat, evren ve daha birçok şey hakkında yorumlamaları ve sorgulamaları içeriyor. Yaptığı konuşmalar yazıya geçirilerek bu kitap oluşturulmuş. Verdiği üç konferanstan oluşuyor ve kitap da aynı şekilde üç bölüme ayrılmış.

  İlk bölüm Bilimin Belirsizliği olarak geçiyor. Bence bir şeyler yapabilme gücü değerlidir. Sonucun iyi mi kötü mü olacağı, nasıl kullanıldığına bağlı olsa da, gücün kendisi bir değerdir, diyor Richard Feynman sayfa 9’da. Bu söylediğine bilim açısından bakarsak katılıyorum. Sonraki sayfalarda belirteceği üzere de bir şeyler bulabilmek terletici bir süreçtir ancak bulduğunuzda da bunu ne olarak kullanacağınız sizi ilgilendirir. Dünyayı yok etmek için de kullanabilirsiniz, felaketleri engellemek için de. Tapınakta bir adam, “size asla unutamayacağınız bir şey söyleyeceğim,” dedi ve ekledi, “Her insana cennetin kapılarını açan anahtar verilir. Aynı anahtar cehennemin kapılarını da açar.” (s.9)

  Bilimde tamamen şu şöyledir, sonsuza kadar da şöyle kalacak diye bir kavram yoktur, olamaz da. Richard Feynman’ın söylediği üzere net olan çok az şey vardır. Çünkü bilim somut ve nesnelliği bünyesinde barındırdığı kadar bilinmezliği de içine alır. İnsanlar da devamlı köklü bir kanıta muhtaç oldukları için bu onları biraz üzer ve kibirlenmeye zorlar. Her şeyi bilebileceklerini iddia etmelerinden kimse onları alıkoyamaz. Biz insanlar hayvanlarla akrabalığımızı kabul etmekte bile hep kibirli davrandık. (s.13) Richard Feynman bilmeden yaşayabilmenin tutarlı olduğunu zaten belirtiyor. Bilimsel bilginin kesinlik derecelerine sahip ifadeler bütünü olduğunu söylüyor. Ama diyor ki, bazıları belirsizdir, bazıları neredeyse kesindir, ancak hiçbiri mutlak surette kesin değildir.

   Bazı insanlar “Bilmeden nasıl yaşıyorsunuz?” diye sorarlar. Bununla ne kastettiklerini anlamıyorum. Ben hep bilmeden yaşadım. (s.23)

  İkinci bölüm ise Değerlerin Belirsizliği’dir. Çoğu zaman insanlar birtakım değerlere kurban gidiyorlar ve birtakım değerlere sahip kişiler tarafından saçma sapan kelimelerle adlandırılabiliyorlar. Yani kitaptaki örneği kullanarak bahsedeyim. Dinine bağlı genç bir çocuk üniversiteye gidiyor ve bilim eğitimi almaya başlıyor. Zamanla sorgulmayı öğreniyor, Her şeyi Tanrı  yarattı, ifadesinden bağımsız olarak bunların nedenlerini kavrayabiliyor. Sonrasında sorgulama kısmı dine ve Tanrı’ya geliyor, zamanla da tamamen inançsızlaşıyor. Çünkü sorguluyor, sorguluyor, cevaplar onu tatmin etmiyor çünkü cevapların hemen karşısında bilim var. Bilim onu silkiyor ve kendine gelmesini sağlıyor.

  Birincisi, şüphe duymayı öğreniyor, şüphe duyulması gerekeni ve şüphe duymaya değer olanı öğreniyor. Böylece her şeyi sorgulamaya başlıyor. Daha önce “Tanrı var mı ya da Tanrı yok mu?” biçiminde olan soru değişiyor ve Tanrı’nın varlığından nasıl emin olabilirim?” şekline dönüşüyor. (s.28)

  Üçüncü bölüm ise Şu Gayri Bilimsel Çağ. Modern dünyamızdaki bilime değiniliyor burada aslında. İnsanların astrologlara ve birtakım metafiziksel, doğaüstü olan şeylere olan merakı ve bunun bir bilim olarak adlandırılması saçmalığından. En nihayetinde bilim nesneldir ama dünyada binlerce astrolog var ve hepsinin söyledikleri ise birbirlerinden çok farklı. İnsanlar uzaylılara da inanmayı istiyor. Gördükleri en ufak belirsiz şeyi uzaylılar olarak adlandırmakta bir sakınca görmüyorlar. Dua ederek gerçekten bir tedavi olabileceğine de inanıyorlar. Bunları yapmalarının nedeni hem modern dünyanın bizi buna muhtaç etmesi, hem de sorgulamanın s’sinden bihaber olmalarıdır. Dahası, farklı astrologlara dikkat ederseniz, birbirleriyle aynı fikirde olmadıklarını göreceksiniz, o halde ne yapacaksınız? İnanmayın. Söylediklerinin bir kanıtı yoktur. Tamemen saçmalıktır. (s.61) Sözde imanla gelen tedavi örneği ve bu insanların yüceltilmesine de değiniyor ve bu insanın kibrinin de bir örneği, her şeyi kendisinin bilebileceğini iddia etmesi.  Aslında imanla tedaviye dayanan sözde saygın Hıristiyan bilimi diye bir din de var. (s.62)

  Tavsiye ederim.

  İnsanların dürüst olmadığına dikkat çekmek isterim. Bilim insanları da öyle dürüst filan değildir. Faydasız. Hiç kimse dürüst değildir. Bilim insanları dürüst değildir. Genellikle insanlar onların dürüst olduğunu düşünür. Bu daha da kötüdür. (s.69)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder