31 Aralık 2016 Cumartesi

Komünist Manifesto
Karl Marx-Friedrich Engels
Sayfa Sayısı: 136
Çevirmen(-ler): Celal Üster-Nur Deriş
Can Yayınları
23. Basım, Kasım 2016, İstanbul
--

  Kitap aslında dün bitmişti, ancak elektrikler kesik olduğu için, malum, yorumu yazmak için bugün oturabildim.

  Siyasi kitaplar şu sıralar daha çok ilgimi çekiyor çünkü kafamda bazı şeyleri oturtmaya ve yavaş yavaş birtakım fikirleri benimsemeye başlıyorum. Kendimi saptırdığım gibi büyük ihtimal bu blogu da yavaş yavaş tarafıma çekeceğim. Zaman gösterecek.

   Komünizmle ilişkilendirilen ilk bildirge olarak bu kitap gösteriliyor. Komünist ideolojinin amacını, yapması gerektiği şeyleri söyler ve proletaryanın burjuvazi/aristokrasiyi bir devrimle yok ederek toplumun sınıfsızlaşmasını ileri sürer. Komünist felsefenin de temelidir aynı zamanda.

  İlk 40 sayfada yazarların hayatları, önsöz, çeşitli açıklamalarla dolu, son 40 sayfa ise diğer basımlarda yer alan önsözler ve notlarla bezenmiş. Yani kitabın adıyla bağdaştırılabilecek kısım sadece 40 sayfa kadar bir alanı kaplıyor. Ek bilgi sahibi olabilmek amacıyla doyurucu bir faaliyet olduğunu düşünüyorum, yine de tartışılır.

  Kitapta bahsedilen bir diğer şey ise Türkiye'de bu kitabı basmanın getirdiği acı verici sorumluluklar. Türk Ceza Kanunu’nun bilmemkaçıncı maddesine göre yargılanabilir, hapsi boylayabilirsiniz ve emekleriniz bir hiçe dönüşebilir. Aslında bu bir nevi düşünce özgürlüğü denen şeyin ülkemizde ne kadar pisleşmiş ve yozlaşmış olduğunun kanıtıdır. Bireysel hiçbir özgürlüğün olmadığı, insanların kendilerini ifade edemediği o muhteşem ülke, Türkiye.

  Kitap, 4 kısıma ayrılmış. İlk iki bölümden kısaca bahsetmek istiyorum.

  İlk bölüm Burjuvalar ve Proleterler. Burjuvazi’nin yaygınlaşmasıyla başlayan süreçte her şeyi itaatleri altına alma, her şeyi sömürgeleştirme, kendi istediği bir biçimde dünya yaratarak Proleter kesimi insandan saymamalarına değiniliyor. Modern sistem geliştikçe emekçinin aldığı o vahim durum ise o kadar üzücü ki.

  “Emekçiler burjuva sınıfı ve burjuva devletinin köleleri olmakla kalmazlar; her gün, her saat makineler tarafından, denetçi tarafından, en başta da burjuva fabrikatörün kendisi tarafından köleleştirilirler.” (s.58)

  İkinci bölüm Proleterler ve Komünistler. Komünistlerin aslında Proleterlerle ortak bir noktada kesiştiğini, çıkarlarının aynı doğrultuda olduğuna değiniliyor. İki taraf da özel mülkiyetin ortadan kaldırılmasına karşı bir mücadele verdiği için de doğruluk payı elbette yüksek derece. Bölümün sonlarına doğru yer alan 10 adet önlemin de dikkatlice okunması gerekir.

  Yukarıda gördüğümüz gibi, işçi sınıfının devrimde atacağı ilk adım, proletaryayı egemen sınıf durumuna getirmek, demokrasi savaşını kazanmaktır. (s.75)

    Okudukça birtakım şeyler sizi kendine çekiyor ve aslında verilen savaşın ne olduğunu daha rahat kavrayabiliyorsunuz. Günümüzde kapitalist sistemin insanları ne kadar sömürdüğü, emekçileri ise insandan saymadığı malum. Okunması gerekir.

  “BÜTÜN ÜLKELERİN İŞÇİLERİ, BİRLEŞİN!” (s.92)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder