Frankenstein
Mary Shelley
Sayfa Sayısı: 227
Çevirmen: Orhan Yılmaz
İthaki Yayınları
4. Baskı, Eylül 2015, İstanbul
Geçen sene İngilizce dersinde orijinal dilinden kısaltılmış versiyonunu
okumuş ve sınava girmiştik, o zamandan beri de tam metnini okumayı çok
istiyordum. Kitap, pek çoğumuzun tanıdığı ama biraz da yanlış bildiği üzere,
Victor Frankenstein adındaki genç bir bilim adamının bir yaratığa hayat
vermesi, sonrasında ise bu canlının ona ve çevresindeki kişilere ölümcül
zararlar vermesini konu alıyor. Yaratığın adı Frankenstein değildir yani, yaratıcısının adıdır.
Victor, yarattığı
yaratıktan korkup kaçınca, o (yaratık) da ne yapacağını bilemeyerek sokağa
çıkıyor ama insanlardan gördüğü tepkiler onun bu kadar vahşi –ki aslında değil-
olmasını sağlıyor. Beden açısından olgun gözükmesi, hızlı bir öğrenme
kabiliyeti olmasına karşın dünyaya gözlerini ilk defa açmış bir bebek gibi,
saf, masum, habersiz. Onun çirkinliği insanları delicesine korkutuyor, ona
karşı karşı ataklara geçiyorlar, saldırıyorlar, ateş ediliyor, onu gördükleri
anda hazır ola geçiyor ve atak için hazırlanıyorlar. O ise bunları neden
yaptıklarını anlamlandırmaya çalışıyor. Gerçek sebep elbette ki çirkin olması,
kendi yaratıcısı, babası bile istememişken insanlardan böyle tepkiler görmesi
çok mu anormal? Victor ise çocuğunu doğurup sokağa atan bir ebeveyn gibi.
Burada yaratık katil
değil, kurban aslen. Victor’la konuşuyor, onun onu sevmesini istiyor, tek
ihtiyacı olan şeyin sevgi olduğunu söylüyor, ama kafası allak bullak ve aynı
derecede bencillikle dolu olan Victor elbette ki tekmeyi basıyor. Bu sefer
yaratık, en azından kendine benzer bir canlı daha yapmasını, böylelikle yalnız
kalmayacağını, en kuytu yerde bile yaşayabileceğini dile getiriyor ama Victor tamamen
sabit fikirli kalmaya devam ediyor. Burada umursamaz bir figür olan Victor,
çocuğuyla ilgilenmemiş, bambaşka ve güzel bir hayata sahip, çocuğunu istemeyen
bir baba aslında. Yaratık da dünyanın kötülüklerine alışmaya çalışan, çok büyük
zararlar gören ama bu acılar sayesinde artık katı ve kin dolu hale gelmiş olan
bir oğul. Victor’un etrafındaki pek çok kişiyi ölüme sürükleyerek alıyor
intikamını, onlardan başkasına da asla zarar vermiyor. Buradan da aslında kötü
olmadığını, sadece amacının karşısındakine kendi çektiği acıyı yaşatmasını
anlayabiliyoruz. Okuduğum en hüzünlü
korku kitaplarından biri belki de.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder