10 Nisan 2017 Pazartesi

Frankenstein
Mary Shelley
Sayfa Sayısı: 227
Çevirmen: Orhan Yılmaz
İthaki Yayınları
4. Baskı, Eylül 2015, İstanbul

Geçen sene İngilizce dersinde orijinal dilinden kısaltılmış versiyonunu okumuş ve sınava girmiştik, o zamandan beri de tam metnini okumayı çok istiyordum. Kitap, pek çoğumuzun tanıdığı ama biraz da yanlış bildiği üzere, Victor Frankenstein adındaki genç bir bilim adamının bir yaratığa hayat vermesi, sonrasında ise bu canlının ona ve çevresindeki kişilere ölümcül zararlar vermesini konu alıyor.  Yaratığın adı Frankenstein değildir yani, yaratıcısının adıdır.  

  Victor, yarattığı yaratıktan korkup kaçınca, o (yaratık) da ne yapacağını bilemeyerek sokağa çıkıyor ama insanlardan gördüğü tepkiler onun bu kadar vahşi –ki aslında değil- olmasını sağlıyor. Beden açısından olgun gözükmesi, hızlı bir öğrenme kabiliyeti olmasına karşın dünyaya gözlerini ilk defa açmış bir bebek gibi, saf, masum, habersiz. Onun çirkinliği insanları delicesine korkutuyor, ona karşı karşı ataklara geçiyorlar, saldırıyorlar, ateş ediliyor, onu gördükleri anda hazır ola geçiyor ve atak için hazırlanıyorlar. O ise bunları neden yaptıklarını anlamlandırmaya çalışıyor. Gerçek sebep elbette ki çirkin olması, kendi yaratıcısı, babası bile istememişken insanlardan böyle tepkiler görmesi çok mu anormal? Victor ise çocuğunu doğurup sokağa atan bir ebeveyn gibi.

  Burada yaratık katil değil, kurban aslen. Victor’la konuşuyor, onun onu sevmesini istiyor, tek ihtiyacı olan şeyin sevgi olduğunu söylüyor, ama kafası allak bullak ve aynı derecede bencillikle dolu olan Victor elbette ki tekmeyi basıyor. Bu sefer yaratık, en azından kendine benzer bir canlı daha yapmasını, böylelikle yalnız kalmayacağını, en kuytu yerde bile yaşayabileceğini dile getiriyor ama Victor tamamen sabit fikirli kalmaya devam ediyor. Burada umursamaz bir figür olan Victor, çocuğuyla ilgilenmemiş, bambaşka ve güzel bir hayata sahip, çocuğunu istemeyen bir baba aslında. Yaratık da dünyanın kötülüklerine alışmaya çalışan, çok büyük zararlar gören ama bu acılar sayesinde artık katı ve kin dolu hale gelmiş olan bir oğul. Victor’un etrafındaki pek çok kişiyi ölüme sürükleyerek alıyor intikamını, onlardan başkasına da asla zarar vermiyor. Buradan da aslında kötü olmadığını, sadece amacının karşısındakine kendi çektiği acıyı yaşatmasını anlayabiliyoruz.  Okuduğum en hüzünlü korku kitaplarından biri belki de. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder