Kürk Mantolu Madonna
Sabahattin Ali
Sayfa Sayısı: 160
Yapı Kredi Yayınları
85. Baskı, Mart 2017,
İstanbul
Çok etkileyiciydi. Okumamak için direnip duruyordum çünkü
herkesin elindeydi, tüm insanlar sanki bu kitabı okumak üzerine harekete
geçmişti ve kahve+ kitap fotoğraflarının vazgeçilmezi konumundaydı. Bu da beni
rahatsız ettiği için gördüğüm yerde süratle kaçıyordum. Okumakta geç kaldığım o
leziz kitaplardan bir tanesiymiş meğerse, popüler olan (kitapları bu kalıba
sokmak istemesem de, maalesef) ve nadir sevdiğim kitaplardan.
Okuyan pek çok
kişinin kendinden bir parça bulacağına inanıyorum. Ben bir sürü parça buldum,
Sabahattin Ali ise tüm benliğini dökmüş kitaba. Yaratılan karakterler öylesine büyüleyiciydi
ki, hem bu kitabı çekici kılıyor, hem de bir noktada da realiteden kopartıyor,
buraya sonra değineceğim. Raif Efendi’nin edebiyata düşkünlüğü, sessizliği,
sakinliği, kendisine yapılan haksızlıklara tepkisiz kalışı, insanlardan ve
toplumdan uzak bir yaşam sürmesi ancak Maria Puder’e duyduğu, seneler geçmesine
rağmen bitmeyen sevgisi hayranlık uyandırıcıydı. Maria Puder özgürlüğüne düşkün
ve baskın bir karakterken, Raif Efendi’nin bu hassas yapısıyla beraber ruhları
birbirini tamamlayacaktır.
Olaylar o kadar
etkileyici gelmedi bana, beni etkileyen şey karakterlerdi, bunların işlenişi,
Sabahattin Ali’nin güzel cümleleri. Gereksiz tesadüfler hakimdi kitaba, bundan
dolayı gerçeklikten bir kopuş yaşandı, bu da beni tatmin etmedi. Olabilecek
durumlar, evet ama aşırı bir tesadüf havası, boşluk hissettim.
Bu kadar içten, bu kadar samimi yazmasına ise
diyecek bir şey bulamıyorum. Sonlara doğru gözlerim doldu (her ne kadar
yukarıdaki paragraf tam tersini ima etse de) ve sarsıldım. Alıp kitabı bağrıma
basasım geldi. İki insan arasındaki yoğun, aynı zamanda da dingin bu duygu seli başka türlü bu kadar güzel anlatılamaz, bu kadar can yakamazdı. Kendimle
özdeşleştirmeyi başardığım nadir karakterlerden biriydi Raif Efendi, bir ayna
görevi gördü benim için.
Dünyanın en basit, en zavallı, hatta en ahmak
adamı bile, insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karmaşık bir ruha
maliktir!.. Niçin bunu anlamaktan bu kadar kaçıyor ve insan dedikleri mahluku
anlaşılması ve hakkında hüküm verilmesi en kolay şeylerden biri zannediyoruz?
(s.36-37)
Bir kitabı okurken geçen iki saatin ömrümün
birçok senelerinden daha dolu, daha ehemmiyetli olduğunu fark edince insan
hayatının ürkütücü hiçliğini düşünür ve yeis içinde kalırdım. (s.86)
Hayat beni kaybetmekle hiçbir şey ziyan
etmeyecekti. Hiç kimsenin benden bir şey beklediği ve benim hiç kimseden bir
şey beklediğim yoktu. (s.124)
Bu akşam anladım ki, bir insan diğer bir
insana bazen hayata bağlandığından çok daha kuvvetli bağlarla sarılabilirmiş. (s.128)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder