25 Nisan 2017 Salı

Ruhlar Kütüphanesi (Library of Souls)
Ransom Riggs
Sayfa Sayısı: 517
Çevirmen: Aslı Dağlı
İthaki Yayınları
1. Baskı, Eylül 2016, İstanbul

İlk iki kitabı sevmiştim ben. Harika ve orijinal bir kurgusu, konusu olmadığı bir gerçek ama yazarın yazım tarzı bana samimi gelmişti. Okurken heyecanlanmıştım, birinci biter biter bitmez ikinciyi almak için gün saymıştım, ikinciyi de sevmiştim ama son kitabını beğenmeyeceğim hissiyatından da bir türlü kopamamıştım. Sonuç olarak beğenmedim, olmamış.

  Yazar ilk dört yüz sayfayı bir sürü gereksiz ayrıntıyla doldurmuş, mistik ve karanlık bir atmosfere soktuğu zaman okuyucuyu etkileyebileceğini düşünmüş; zaten hem bu atmosfere sokamamış, hem de epey yanlış düşünmüş. Sıfır olay, sıfır heyecan, sıfır kurgu. Akıp gidiyor ama altı dolu değil, ilk iki kitabı yazan kişiden çok bağımsız birisi yazmış sanki. Bundan dolayı da son yüz sayfa aşırı aceleye gelmiş, yüz sayfanın ellisinde olay hemen olup bitiyor, geri kalanda da olmamış bir son karşılıyor bizi. Yazarın bizi içine soktuğu olay bu dört yüz sayfaya değecek olsa bir nebze, ama maalesef çok çok yavan. Zorla yazılmış, yazılmak için yazılmış kitap örneklerinden biri daha maalesef.

  Yazar, yine o klişe döngüden çıkamayarak mutlu ve tatlı mı tatlı bir sonla karşılamış bizi. Hiçbir sarsıcılığı, “ya bi’ zamanlar Bayan Peregrine’in Tuhaf Çocukları diye bir seri vardı” vb. sözcüklerle aklımızda yer etmiş kitaplardan olamayacak. Bitse de gitsek mantığıyla yazılan bu kitap, tüm moralimi alt üst etti. Ayrıca, ilk iki kitap boyunca kitaba cuk oturan karakterlerden olan Fiona’nın başına gelenlere bu kadar az tepki verilmesi ve umursanmaması açıkçası vahim bir durumdu bana göre. Fotoğraflar da ilk iki kitaba göre vasattı. Bir serinin daha sonuna geldik, hayal kırıklığıyla.

  Sharon’ı çok sevdim ama, epey sevdim. Bir de Toz Ana.  
   

  “Hayatımızın henüz başındayken sahip olduğumuz yeteneklerden bazılarının farkına varırız ve diğer becerilerimizi dışlamayı göze alarak onlara odaklanırız. Bunun nedeni başka bir konuda yeteneğe sahip olmamamız değildir, yalnızca diğer kabiliyetlerimizi beslemeyi unuturuz.” (s.293)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder