23 Mart 2017 Perşembe

Yıkıma Giden Adam (The Demolished Man)
Alfred Bester
Sayfa Sayısı: 262
Çevirmen: Barış Tanyeri
İthaki Yayınları
1.Baskı, Nisan 2016, İstanbul

Daha önceden okumadığıma pişman olduğum kitaplardan bir tanesi daha, Yıkıma Giden Adam. Polisiye ve bilim-kurguyu süper bir şekilde harmanlamış Alfred Bester.
  
  Kitap, 24. yüzyılda geçiyor. Ben Reich, evrenin en güçlü adamlarından bir tanesi ve yaklaşık yetmiş yıldır adı sanı duyulmamış bir suç işlemeye karar veriyor: Cinayet. Esper adı verilen robot-insan karışımı canlılar zihin okuyabildiği için insanlar gündelik hayatlarında kelimeyi akıllarından dahi geçiremezken Ben Reich’in bunu nasıl yapacağı ise kocaman bir soru işaretiydi. Ölüm gerçekleştikten sonra ise olaylar daha da psikopat bir hal almaya başlıyor.

  Çok akıcı, samimi ve zekice bir dili var kitabın. O son sayfayı okumadan elinizden bırakasanız gelmiyor. Kitap boyunca art arda bombalar patlıyor, başlarda ve sonlara doğru olmak üzere iki tanesi özellikle beni dumura uğrattı, bazı kısımlarda ise bir neden olmaksızın çok heyecanlandım, tabi ki herkesin reaksiyonu farklı olacaktır. Kimi yerde kitap beni öylesine meraklandırdı ki göz kapaklarımı kırpıp vakit dahi kaybetmek istemedim.  

  Kitapta en sevdiğim karakter ise Jerry Chuch oldu. Çok ama çok az bir kısımda geçiyor lakin Ben Reich’e verdiği o gurur dolu tepkiler beni kendine hayran bıraktı. Elbette sonlara doğru iradesinde gram bir şey kalmamış dahi olsa buradan Jerry’e sevgilerimi gönderiyorum.

  Kitabın alt metninde ise farklı anlamlar yatıyor. Son sayfalara doğru geçmişteki idam cezasından bahsedilerek bunun ne kadar ilkel bir yöntem olduğuna değiniliyor. Hatta karşısındaki insan buna inanmayarak abartılı bir tepki veriyor ve suçluları topluma kazandırmanın önemi göze çarpıyor. Kitapta bu durum beyni tamamen sıfırlayarak yapılmıştı. Diğer bir şey ise hayatlarımızın ne kadar aceleci, ne kadar hızlı ve şehir yaşantısının ne kadar gürültülü olduğu, çok güzel değilinilmiş bunlara da.


  İnsanların yalnızca dışını görebildiğiniz için minnettar olun. Tutkuları, nefretleri, kıskançlıkları, kötülüğü, hastalıkları görmediğiniz için kendinizi şanslı sayın... İnsanların içindeki korkutucu gerçeği nadiren gördüğünüze sevinin. Herkesin gözetleyici olduğu ve herkesin ayarlı olduğu bir dünya, muhteşem bir yer olur... Ama o zaman kadar kör olduğunuz için minnettar olun. (s.256) 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder