29 Mart 2017 Çarşamba

Kapkaranlık Ormanda (In A Dark, Dark Wood)
Ruth Ware
Sayfa Sayısı: 374
Çevirmen: Aslı Dağlı
Yabancı Yayınları
1. Baskı, Ağustos 2016, İstanbul

Bazı kitaplar hakkında ne hissedeceğinizi tam olarak bilemezsiniz. Kitabı bitirince sevdiğinizi hissedersiniz ama sonrasında kafa yorup düşününce aslında o kadar da ihtişamlı olmadığını, sıradanlıktan kopamadığını anlarsasınız. Devamı ise koskocaman bir hayal kırıklığıdır, işte Kapkaranlık Ormanda da benim için böyle bir kitaptı.

  Ana karakterimiz Leonora Shaw yalnız bir insan, aynı zamanda yazardır. Vaktini küçücük dairesinde ve koşarak geçirir. E-postalarını kontrol ettiği bir gün de, on sene önceki arkadaşından bir mail alır, arkadaşı onu bekarlığa veda partisine davet etmektedir. Nora’nın kabul etmesiyle birtakım sırlar gün ışığına çıkacak ve olaylar farklı yönlere evrilecektir.

  Sonu tahmin edilebilir, olaylar tahmin edilebilir ve karakterlerin sırları da tahmin edilebilirdi. Sıradanlıktan uzaklaşamamış. Buna rağmen yazarın akıcı dili ve sonu başa çekmesi gibi bir yola başvurması olayları okurken merak duymamı sağladı ancak sonunda da hayal kırıklığı yarattı. Kitabın kapağı ve ilk kısımda yer alan, aynı zamanda kitabın arka kapağında yer verilen o ‘anonim’ yazının kitapla bir bağlantısını kuramadım. Kendimce yorum yaparak Nora’yla bir nevi özdeşleştirdim ancak öyle büyük bir yemdi ki o, kitabın son sayfasını okuduğum an tuttuğum çıtanın onlarca metre aşağısında olması beni biraz incitti. Yazarın hatası ipuçlarını büyük tutarak hareket etmesi ama sonunu o kadar da etkileyici bağlayamaması, özellikle James’e yönelik birtakım şeyleri eksik tutması oldu. Bu kadar büyük adımlar atmasaydı belki daha etkileyici bir kitap olabilirdi.

  Nora’nın gençliğiyle gelen travmalara sahip olduğunu biliyorum ancak kendini olgun olarak gördükten sonra bile bazı durumlarda pollyanna gibi davranması ona karşı yakınlık duymamı engelledi. Özellikle –diğer karakterler gibi- Flo’ya gösterdiği tolerans bir süre sonra ‘eh artık’ dedirtiyor. Bu kısımlar abartı kaçtı ve güçlü kadın karakterlerden deli gibi hoşlandığımı daha iyi anladım.

  Kitap boyunca neredeyse hiç gerilmedim ama ağlayacak gibi olduğum yerleri biliyorum, tıpatıp aynısını Siyah Damar’da da yaşamıştım, ondaki çok daha fenaydı oysaki. Yazar duyguları çok güzel vermiş, ne çok abartmış, ne çok alçak tutmuş ve böylelikle içimdeki kırılmalar daha da fazlalaştı. İyi bir şey bu.

  Yine de uzun zamandır gerilim kitabı okumadığımı varsayarsak epey iyi geldi bu bana, lıkır lıkır.    


  “İnsanlar değişmez,” dedi Nina acı acı. “Sadece gerçek benliklerini saklamak konusunda daha titiz davranırlar. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder